Çevre

BERGAMA ANTİK KENTİ

Helenistik Dönemin en görkemli yerleşim merkezlerinden biri olan Bergama’nın tarihi, Mö yedinci yüzyıla kadar gitmektedir. Kent Mö 281-133 tarihleri arasında yaklaşık 150 yıl süren Pergamon Krallığı'nın başkenti olmuştur.

Antik Pergamon kenti, Kale Tepesi'nde yapılan teraslamalar üzerine kurulmuş; tapınakları, sokakları, sosyal ve ticari meydanları ile Helenistik Dönemin en muhteşem şehir merkezlerinden olmuştur. Bergama ismi, antik Pergamon isminin biraz değişerek günümüze gelmiş hâli olup “korunaklı kale” anlamına gelir. “Kale Tepesi” olarak bilinen yerin en üst kısmına kurulan kent, daha sonra yamaçlardan ovaya doğru genişlemiştir.

Tepenin en yüksek noktasında yer alan ve kentin yönetim merkezini oluşturan Akropol, bütün görkemiyle kente gelen konuklarını ağırlamaktadır. Ören yerindeki en görkemli yapılardan bir diğeri, baş döndüren yüksekliğiyle Traian Tapınağı’dır. Tapınağın üç tarafı galerilerle çevrilidir. Dünyanın en dik (yaklaşık 70 derece) tiyatrosu da yine Akropol’de yer almaktadır. 10.000 kişilik tiyatronun 80 sıralı seyir bölümünün en üst sırası ile orkestra arasında 36 m’lik bir kot farkı vardır. Tiyatronun terasının üstündeki Athena Kutsal Alanı, bugün yalnızca temelleri kalan, Bergama’nın en eski tapınağıdır. Tapınak, kentin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmıştır. Helenistik Dönem’de yaptırılan ve sahip olduğu 200.000 yazma eserle döneminin en büyük 2. kütüphanesi olan Pergamon Kütüphanesi, kent Roma egemenliğine geçtiğinde Antonius tarafından Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan edilmiştir. Bergamalılar, kendi icatları olan parşömen kağıdından yapılmış kitaplarla, bu kütüphanede büyük bir kültür hazinesi yaratarak değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamışlardır.